İlk tuğla veya kiremitin kullanıldığı ilk yer evlerdir. Bu evler, özellikle nehir kıyılarında ve deltalarda yer alan yerleşim bölgelerinde, kurutulmuş kil tabletlerle yapılacak evlerin yanında oluşturulan basit bir üretim düzeneği ile gerçekleştirilmiştir. Bu konuda başlangıç tarihi vermek mümkün değildir. Mezopotamya bölgesinde Dicle ve Fırat nehirleri kıyısında yapılan kazılarda bulunan pişmemiş kil tabletler, MÖ 13. yüzyılı işaret etmektedir.
Pişmiş tuğlanın endüstriyel anlamda ilk üretimi MÖ 4. yüzyıla, Babil Kulesi yapımına, denk tarihtedir. Tarihçiler, bu kulede 85 milyon adet tuğla kullanıldığını hesaplamışlardır. Bugün bu rakamda tuğlayı ancak 5-6 gelişmiş teknolojili fabrikanın 1 yıllık çalışmaları ile üretebildiğini düşünürsek, burada yapılan üretimin gerçekten de teknolojik açıdan değer taşıdığını kabul etmek gerekir. Babil kulesi, işte bu nedenle tuğla üretimi ve endüstrisi açısından önemli bir semboldür.
Kiremiti ilk üretip kullananların Korintliler olduğu kabul görülür. Korintliler, bugün de kullanılan içbükey kiremitlerini, hazırlanan tuğla hamurunu tokmakla dövüp yaygın hale getirerek şimdikinden daha kalın ve büyük olarak MÖ 4. yüzyılda üretmişlerdir.
Anadolu‘da ve Avrupa‘da da bu tarihsel gelişime paralel olarak ilerleyen üretim şekilleri Romalıların ilk standartları getirmeleri ve bu işin ticaretini yapmaya başlamaları ile farklı bir boyut kazanmıştır.
Daha ileri dönemlerde Anadolu’da Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin bir parçası olan tuğla ve kiremit, Osmanlıların standartları ile Anadolu’ya has bir mimari tarz oluşturmuştur. Kiremitlerin daha küçük, tuğla boyutlarının ise daha büyük tutulduğu Osmanlılar döneminde ilk standartlar uygulanmaya başlanmıştır. O dönemde standart dışı üretim ve bunun gibi durumlar için inşaatlarda kullanımı yasaklanmış, bu konuda cezalar öngörülmüştür. Hatta inşaatlarda bina katları ve modelleri konusunda bile standart uygulamalar bu dönemde getirilmiştir. Anadolu’da sektörel gelişme dikkate alındığında ise atölye ve açık ocak imalathaneleri dışında fabrika ve endüstriyel üretim yapan tesis Osmanlıların son dönemine kadar yapılamamıştır.
Cumhuriyetin ilanından sonra yabancı girişimcilerle beraber Marmara ve Ege bölgelerinde tuğla ve kiremit üretim tesisleri yapılmaya başlanmış, ilerleyen dönemde yerli girişimcilerle sektörde gelişim süreci yakalanmış ve öncesinde ithal makinelerle yapılan tesisler yerini yerli makinelere bırakmıştır.
Avrupa‘da sektörel gelişme çok daha hızlı ilerlemiş, özellikle buharlı makinelerin bulunmasının ardından öncelikle hammadde hazırlama makinelerinde kullanılan hayvan gücü, yerini buharlı motorlara bırakmıştır. 1700’lü yıllarda sektörde ilk devrim sayılan bu makineleşmenin ardından 1800’lü yıllarda helezonlu şekillendirme preslerinin gelişimi ile delikli ve daha hafif tuğla üretimi gündeme gelmiş, daha az hammadde ve daha az enerji ile daha fazla üretimin yapılmasını sağlamıştır. Daha sonraları Hoffman ve tünel tip fırınların devreye girmesi ile de atılım yaşanmış, üretimler artmış, tuğla ve kiremit çok daha kolay üretilen ve ucuz bir yapı malzemesi haline gelerek kullanımı yaygınlaşmıştır.